CHP YA YÖN VERECEK YA SİLİNECEK!..
Sürekli savunmada kalan bir parti, ne yön verebilir ne de iktidar olabilir. CHP artık sadece direnmekle yetinemez.

A. Doğukan Doğan
dogukan432@gmail.com -Sürekli savunmada kalan bir parti, ne yön verebilir ne de iktidar olabilir. CHP artık sadece direnmekle yetinemez.
Yargı Gölgesinde Siyaset Yapılamaz
Kabul etmek gerekir: Bugün Türkiye’de yargının tamamen bağımsız olduğunu söylemek zor. Zaman zaman siyasi iktidarın gölgesinde hareket ettiğine, güncel gelişmelere göre pozisyon aldığına hep birlikte tanıklık ediyoruz.
AKP iktidarı ise bu tabloyu kendi lehine kullanıyor; devletin tüm imkânlarını devreye sokarak CHP’yi hedef alıyor.
Bu baskılara karşı elbette mücadele etmek, ana önceliğimiz olmalı.
CHP Tabanında Artan Hayal Kırıklığı
Ancak geldiğimiz noktada CHP tabanı, artık iktidarın hamlelerinden çok kendi genel merkezine odaklanmış durumda.
Gözler yönetimde. Seçmen şu soruları soruyor:
“Ne yapacaksınız? Nasıl bir yol çizeceksiniz? Bu ülkenin gidişatına ilişkin ne söylüyorsunuz?”
Ne yazık ki bu sorular uzun süredir karşılıksız kalıyor. Beklentiler yerini giderek artan bir hayal kırıklığına bırakıyor.
Gerçeklikten Kopuk Sloganlar
Mitinglerde sıkça yinelenen “Birinci partiyiz” söylemi, toplumsal öfkeye hitap etse de ne mevcut gerçekliğe dayanıyor ne de geleceğe dair umut veriyor.
Ekonomik kriz derinleşirken, dünya yeniden şekillenirken CHP’nin hâlâ kendi içine kapanmış görünmesi, sahada ve karar masasında yokluğu, ciddi bir boşluk yaratıyor.
Hücum Yerine Sürekli Geri Pas
PKK’nın silah bırakma noktasına geldiği, yıllarca birbirine düşman görülen siyasi partilerin aynı ittifakta yer aldığı bir süreçte CHP, yalnızca savunma refleksiyle hareket ediyor.
Hücum fırsatları doğduğunda bile topu geriye oynuyor; zorunlu çıkışlar ise ofsaytla sonuçlanıyor.
Vizyon Nerede?
Cumhuriyet’in kurucu partisi olarak Türkiye’nin geçirdiği büyük dönüşüm süreçlerine tanıklık ederken, CHP bu değişimin neresinde?
Neden yön veren değil, yönlendirilen bir parti konumundayız?
Bu edilgen siyaset anlayışıyla daha ne kadar yol alınabilir?
Kısır Döngü ve Atalet
Dünya değişiyor, Türkiye dönüşüyor; ancak CHP, son aylarda yalnızca belediye yönetimlerini ve genel merkez koltuklarını savunmakla meşgul.
Yargısal ve siyasal operasyonlara karşı yalnızca savunmaya çekilmek, toplumu ikna edemiyor.
Kirli Yapılarla Yüzleşmeden Olmaz
Her siyasi yapıda hatalı yöneticiler ya da şaibeli ilişkiler olabilir.
Ancak bu durum, tüm parti camiasının haksız yere suçlanmasına neden olmamalı. CHP, bu kirli yapılarla yüzleşmeli ve:
- Gecikmeden arınmalı,
- Gerekli adımları şeffaf şekilde atmalı,
- Suçluları koruyan ya da görmezden gelenleri de süreçten dışlamalıdır.
Aksi takdirde benzer krizler yeniden yaşanacaktır.
Savunma Yetmez, Saldırı Cephesi Şart
Yargının tarafsız olmadığı bir gerçek. Ancak ana muhalefet partisi olarak yalnızca savunmada kalamayız.
CHP artık siyasal mücadelenin saldırı cephesine geçmek, halkın adalet ve değişim taleplerine öncülük etmek zorundadır.
Bu yalnızca bir karşı duruş değil, yeni bir yön verme iradesidir.
İşte bu kararlı ve cesur duruş, CHP’ye duyulan güveni yeniden inşa eder.
Söylem Değil, Program Gerekli
“Siyasi operasyon yapılıyor” veya “Yargı sopasıyla CHP hedef alınıyor” söylemleri kısa vadede tabanı konsolide edebilir.
Ancak bu söylemler, siyasetsizliği ve vizyonsuzluğu örtbas etmeye yetmez.
Gerçekten hedef iktidarsa, güçlü ve gerçekçi bir program şarttır. CHP, yön verilen değil yön veren bir siyasi aktör olmak zorundadır.
Sonuç: Savaşlar Savunmayla Kazanılmaz
Tarihte yalnızca savunarak kazanılmış hiçbir savaş yoktur.
CHP, bu mücadeleyi kazanmak istiyorsa önce cesur ve vizyoner kimliğini hatırlamalı; sonra bu vizyonu toplumla buluşturmalıdır.
- Güçlü yerel yönetimler,
- Adalet odaklı ekonomi,
- Gençliğe umut veren eğitim,
- Demokrasiye sahip çıkan hukuk...
Ancak bu alanlarda yapılacak net çıkışlar, CHP’yi yeniden umut ve güvenin adresi haline getirebilir.
“Karanlığa lanet etmek yetmez; bir mum yakmak gerekir.”
— Konfüçyüs