İMANIN ALTINCI ŞARTI; KADERE İNANMAKTIR
İmanın altıncı şartı kadere; Bütün hayır ve şerrin Allahü Teala’nın bilmesi, dilemesi, takdiri ve yaratması ile olduğuna inanmaktır.
Süleyman Göksu
-İmanın altıncı şartı kadere; Bütün hayır ve şerrin Allahü Teala’nın bilmesi, dilemesi, takdiri ve yaratması ile olduğuna inanmaktır. Kader, ezelden ebede kadar hayır ve şer (iyi kötü) meydana gelecek bütün hadiseleri Cenab-ı Hakk’ın bilip takdir buyurmasıdır.
Kaza, Cenab-ı Hakk’ın ezelde takdir buyurduğu hâdiselerin, zamanı gelince ilim ve iradesine uygun olarak meydana gelmesidir. Mesela herhangi bir insanın falan günde dünyaya gelmesini Allahü Teala’nın ezelde dilemiş ve takdir etmiş olması bir kaderdir. O insanın takdir edilmiş günde yaratılması kazadır. İrade-i cüziyye: Cenab-ı Hakk’ın kuluna verdiği mahdut bir salâhiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür.
Zira insan, iradesini hayra sarf ederse Mevla hayrı, şerre sarf ederse şerri yaratır. Bu itibarla insan, cenneti de, cehennemi de bu irade ile kazanır. Evet, Halık (Yaratıcı) yalnız Cenab-ı Hakk’tır. O dilemezse, o yaratmazsa hiç bir şey olmaz. Şu kadar ki, kul kasib yani isteyip çalışan, Mevla ise Halık yani yaratandır. Allahü Teala, hidayeti isteyip, hidayeti dileyenlere hidayeti; dalâleti isteyip, dalâleti dileyenlere de dalâleti halk eder.
Ezelde, Ahmet cennetlik, Mehmet cehennemlik diye zat ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiş; (İman elbisesi, itaat elbisesi, nur elbisesi) şu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş; ayrıca küfür, isyan, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de cehennemliktir denilmiştir. Kul, irade-i cüziyyesiyle bu elbiseleri seçmekte tamamen serbest bırakılmıştır. Binaenaleyh, insan irade-i cüziyyesiyle bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider.