30 Ekim 2023 - Pazartesi

İSRAİL'İN PLANI

Ortadoğu’da Osmanlı sonrası başlayan istikrarsızlık bir asırdan beri devam etmektedir. Üç kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonrası Siyonistler ve işbirlikçi maşaları bölgeyi adeta kan gölüne çevirdiler.

Yazar - Dr. İmbat Muğlu
Okuma Süresi: 6 dk.
341 okunma
Dr. İmbat Muğlu

Dr. İmbat Muğlu

-
Google News

Ortadoğu’da Osmanlı sonrası başlayan istikrarsızlık bir asırdan beri devam etmektedir. Üç kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonrası Siyonistler ve işbirlikçi maşaları bölgeyi adeta kan gölüne çevirdiler.

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesinin ardından Filistin toprakları olarak bilinen bu bölgenin kontrolü İngiltere'nin eline geçti. Ve yüzyılı aşkın süredir bu topraklarda ölüm ve kan hep bir nefes kadar yakın oldu burada yaşam süren insanlara… 

‘Vadedilmiş Topraklar’ diye kendilerine imansız bir inanç yükleyen Siyonistler, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ni yani büyük İsrail'in kurulması hedeflerini hızlı adımlarla yaklaşmaktalar. Filistinlilerin haklarını hiçe saymakta ısrar eden ve 1947’den beri yüzlerce Birleşmiş Milletler kararını çiğneyen İsrail’in uluslararası dokunulmazlığı nedeniyle her türlü zulmü yapmayı kendine hak saymaya devam etmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Gazze’de ki vahşeti görmezden gelmesi de ayrı bir oyun…

 

7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi'ndeki Filistinli sivillerin temel altyapısını, okul, hastane, cami vb. sosyal yaşam alanlarını yok ederek adeta soykırım yapan İsrail; uluslararası insani hakları ihlal ederek zorla yerinden edilme ve başka yere nakledilme planını devreye sokarak Gazze topraklarını topyekûn işgal girişiminde bulunmuştur. Kirli emellerini ve planlarını bir bir sahneleyen İsrail, ABD’nin açıktan desteğini alarak önce Gazze sonrasında Suriye’nin güneyi ile Golan tepelerini işgal ederek bölgedeki enerji kaynaklarına çökecek. Akabinde Lübnan’ın liman şeridini işgal edip ‘İpek Yolu’ ticaretini eline geçirecek. Ve ABD’nin korkulu rüyası Çin’e bu şekilde gözdağı verecek. ABD ve bileşenlerinin Suriye’de kendilerine en büyük rakip olan Rusya’yı Ukrayna Savaşı ile hem oyalamakta hem de ekonomik olarak çökmesine zemin hazırlamaktalar. Bunu fırsat bulan ABD-İsrail tayfası Suriye'nin kuzeyinde bebek katli PKK/YPG/PYD terör örgütünün işgal ettiği bölgelerde bir terör devleti kurmayı hedeflemekteler.

 

Bu terör devletini meşrulaştırmak için bunun adına Kürt Federe Devleti diyecekler. ABD seçimleri yaklaşıyor ve kaybedeceğini bilen mevcut Başkan Joe Biden giderayak dünyayı kan gölüne çevirecek. ABD yönetimi Suriye’de askeri üslerimiz vuruldu yalanları ile İran’a savaş açma olasılığı çok yüksek.  ABD, 7 Ekim’den sonra askeri ile donanması ile İsrail'e konuşlandı. Ve artık kararları İsrail değil, ABD alacak.  ABD yönetimi ne derse o olacak ve İsrail hükümeti artık kukla bir yönetim olarak sadece şeklen olacak. ABD bu saatten sonra Akdeniz’e demir attı ve çıkması pek mümkün gözükmüyor. Uluslararası anlaşmalara aykırı olmasına rağmen Güney Kıbrıs Rum Kesimine Almanya özel birlikleri ve İngiliz askerleri yerleşiyor. Orta Doğu'daki işgalcilerin amacı sadece enerji ve petrol de değil. Amaç İsrail’in güvenliğinin sağlanması maskesi altında bölgede yeni oyun kurucular ile yeniden kendilerine göre bölgeyi dizayn etmektir.

 

Yanı başımızda yaşanan bu hadiselere karşı en çok ses çıkaran ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen ‘Büyük Filistin Mitingi’nde yaptığı açıklamalar çok şeyi açıkça ifade etmektedir. İşte o konuşmalarından bir kesit: 

‘‘Ufkumuzun uzandığı her yerde kalplerini ve gözlerini bize çevirmiş kardeşlerimizin derdi ile dertlendiğimiz yardım eli uzattığımız gerektiğinde sınırlarımızı açtığımız kardeşlerimize yaptığımız gibi Gazze için de bugün olduğu gibi kıyamdayız. Kırım'dan Karabağ'a, Bosna'dan Kerkük'e, Filistin'den Türkistan'a, Afganistan'dan Çeçenistan'a pek çok coğrafya için biz gözyaşı döktük. Ömrümüz boşuna geçmedi. Bugün birileri Gazze'yi uzakta, çok uzakta bizimle hiç alakası olmayan bir yer gibi görüyor hatta bunu açıkça söylüyor. Halbuki bir asır önce bu millet için bu ülke için Adana neyse Gazze de oydu. Tıpkı Mardin neyse Musul'un, Gaziantep neyse Halep'in o olduğu gibi Gazze de vatan topraklarının ayrılmaz sandığımız bir parçasıydı. Nereden nereye geldik? Çanakkale Şehitliği'ne yolunuz düştüğünde mezar taşlarının üzerindeki isimlere ve şehirlere iyi bakın. Orada Balıkesirliyle Şanlıurfalının olduğu gibi Gazzeliyle Üsküplünün yan yana yattığını göreceksiniz…

 

Zulüm karşısında her zaman mazlumun yanında yer almış bir milletiz. Karşımızda Kudüs işgal ettiğinde bu kutlu beldenin fatihlerinden Sultan Selahaddin'in türbesine gidip bin yıllık kinlerini kusanların siyaseti var. Karşımızda son iki asırdır bizi siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik olarak adeta dilim dilim doğrayanların kapanmamış hesapları var. Bu basit gerçeği, gafletten anlamayarak veya ihanetle örtmeye kalkarak gavurun kılıcını çalanların hakikatleri ters yüz etmesine izin vermeyeceğiz. Ey Batı, size sesleniyorum: Siz, yeniden bir hilal-haçlı mücadelesi mi estirmek istiyorsunuz? Eğer böyle bir gayretin içindeyseniz biliniz ki bu millet ölmedi. Bu millet dimdik ayakta. Ve yine aynı şekilde aynı kararlılıkla Libya'da neysek Karabağ'da neysek bilesiniz ki Orta Doğu'da da oyuz.’’ 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları